Kan damarlarından dokuya sızan sıvı hücreler arası boşluktaki kalıntıları, atıkları ve varsa mikroorganizmaları sürükleyerek lenf dolaşımını oluşturur. Lenfatik sistem, immün sistemin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Kanın dolaştığı sistemin aksine lenfatik sistem bir açık sistemdir. Her gün kan damarlarından ortalama 20 litre kan kapiller filtrasyona girmektedir. Bu filtrasyonda giren 20 litre kanın 17 litresi kan damarlarına venüllere doğru kan basıncının azalmasıyla reabsorbe edilir, geri kalan 3 litre sıvı interstisiyal sıvı adını alır. Lenf dolaşımı, immün sistemdeki rolünün yanısıra aynı zamanda interstisiyal sıvının tekrar kan dolaşımına karışmasını sağlar. Lenf sisteminin kan dolaşımından kaçan sıvının dönüştürülmesi dışında esas immün sistemdeki rolü çok önemlidir. Hücrelerden çıkan atıklar, hücreler arasındaki boşluktaki kalıntılar, bakteriler lenf sistemi tarafından temizlenir.
Lenfositlerin doku, kan akımı ve lenf düğümleri arasındaki trafiği, spesifik oldukları antijeni bulmalarını kolaylaştırmaktadır. Antijen, dalak veya lenf düğümünde ilk defa getirildikten sonra, 24 saatte kan akımındaki antijene reasiyon gösteren hücrelerin sayısı azalır; günler sonra da torasik kanalda aktive hücre sayısı pik yapar. Bu durum “hücrelerin kapatılması” (cell shutdown) veya “lenfosit tuzağı” (lymphocyte trapping) adı verilen bir fenomenle açıklanmaktadır. Bu işlem sırasında lenfositlerin sifingozin 1-fosfata (S1P) tepkisinde bir azalma vardır. S1P lenfositlerin lenf düğümünden çıkmasını sağlayan sinyaldir. Shutdown işleminden yaklaşık 80 saat sonra aktive hücrelerinin çıkmasıyla bir pik olur.