Bağışıklık sistemi, konağı hastalıklardan korur. Bunun için savunma yapması gerekmektedir. Koruma tedbirleri yetersiz kaldığında, savunma mekanizmalarının devreye girmesiyle tehlikeli etken yok edilir. Yok edilemediği taktirde hastalıklar meydana gelir. Bağışıklık sistemi bu defa hastalıkla daha etkili bir şekilde mücadele edeceği mekanizmaları devreye sokar. Bu mekanizmaların etkisiyle, hastalıklardan iyileşilir. Mekanizmalar etkisiz kaldığında hastalıklar devam eder veya insan hayatını kaybeder.
İnsan vücudunun (konağın), enerjisini çok iyi kullanması gerekir. Artık enerjinin immün sistem açısından ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Kanserle mücadele ederken, bağışıklık sistemimiz yorulmaktadır. Yorulduğu için bağışıklık kanseri yenemez ve kanser de yayılır ve konağın ölmesine neden olur. Bunun en iyi göstergesi yorulan T hücreleridir. T hücreleri yorulduğunda çalışmaları en aza iner. Enerji önemli ise o zaman idareli kullanılması gerekir. Enerjinin idareli kullanılmasında en önemli basamak, savunma sırasında gerektiği kadar tepki verilmesidir. O zaman immün sistemin çalışmasında tepkilerin derecesi vardır.
Bağışıklık sistemimiz, çoğalabilme özelliği olan bütün yabancı canlıları öldürme üzerine stratejiye sahiptir. Bazen bunu yapamayabilir, bunun için başka planları vardır. Tabi bu evrende bir dengedir, örneğin bebeklerde vücuda giren Herpes gibi bazı virüsler hücrelerin içerisinde saklı kalır. Bağışıklık sistemi saklı kalan bu virüse bir şey yapamaz. Zaten virüslerle savaşırken bağışıklık sistemi virüsün girdiği kendi konağına ait hücreleri öldürerek sorunu çözmeye çalışır. Herpes virüs sinir hücresine girdiği için o hücreyi öldürme şansı yoktur.